Budist öğretmen Thich Nhat Hanh diyor ki: “Gerçek sevginin en önemli unsurlarından biri şefkattir. Şefkat, hem kendi acılarımızı hem de başkalarınınkini anlama becerisidir. Kendi acınızı anlarsanız, başkalarının da acılarını anlamasına yardım edebilirsiniz. Acıyı anlamak beraberinde şefkati ve iyileşmeyi getirir. Farkındalığınızın üzerinde durup daha derinlere bakmayı öğrendiğinizde kendi acılarınızı dönüştürebilir, başkalarının acılarını dönüştürmelerine yardımcı olabilirsiniz.”
Şefkat bizi, ilişki içinde olduğumuz insanları, yabancıları ve hatta yaşayan tüm varlıkları iyileştirme gücüne sahiptir. Acıların ortak olduğunu, aynı bizim zorlandığımız gibi diğer insanların da yaşamda zorluklar yaşadığını anlamaktan geçer.
Şefkat konuşmaya başlamadan, en basit haliyle nedir ve ne değildir bakalım hadi!
Şefkat nedir?
- Anlamaktan gelen sıcak ve iyi hissettiren bir duygudur.
- Kalbimizi kendimize, sevdiklerimize, hayatımızdaki zor insanlara, yabancılara ve yaşayan tüm varlıklara karşı sıcak tutmaktır.
- Her ne olursa olsun, kin ve nefret duygularını beslemekten uzak durmaktır.
- Kendimizde olanı, vermeye hazırsak, ihtiyacı olanla paylaşmaktır. Bu para gibi maddi kaynaklar olabileceği gibi zaman, ilgi, bilgi, sevgi, dua ve iyi dilekler de olabilir.
Şefkat ne değildir?
- Zarar veren davranışlarda bulunan kişinin davranışlarını onaylamak değildir.
- Her zaman aksiyona geçmek değildir.
- Acımak ya da merhamet etmek değildir.
Şefkatin temelleri
İnsanlığın ortak paydası (Shared Humanity)
Şefkatin temellerinden ilki, insan olmanın ortak paydasıdır. Acıları herkes yaşar, dertler sıkıntılar herkesin hayatında vardır. Yine herkes aynı bizim gibi güzel duygular hissettiği gibi zorlayan duyguları da hisseder. Hepimizin yapabildikleri, yapamadıkları, bildikleri, bilmedikleri, umutları, korkuları, beklentileri, hayal kırıklıkları vardır. Üstelik tüm bunlar eğitim, sosyal statü, sahip olunan varlıklar ve imkanlardan bağımsızdır. Duygular, haller tüm insanlık için aynıdır. İnsan olmanın ortak paydasıdır.
Ortak yaşam amacı (Shared Life Purpose)
Tibet’in Ruhani Lideri Dalai Lama der ki: “Biz farkında olsak da olmasak da her şeyin altında tek bir soru yatar: Hayatın amacı ne? Her insan doğduğu andan itibaren mutluluğu ister, acı çekmekten kaçar. Bunu ne sosyal şartlar, ne eğitim seviyesi ne de ideolojik şartlar değiştirebilir. Varlığımızın en temelinde hepimiz sadece mutlu olmak istiyoruz. Asıl önemli olan, mutluluğu neyin getireceğini keşfetmek.” Evet en temelde insanlar ve diğer tüm canlılar mutlu olmak ister. Yaşamın tek bir amacı varsa, herkes için bu amaç en nihayetinde mutlu olmaktır.
Eşitlik (Equanimity)
Eşitlik yukarıda bahsettiğimiz İnsanlığın Ortak Paydası ve Ortak Yaşam Amacı’ndan doğar. “Herkes mutlu olmak ister” dediğimizde farketmesek de içine birçok insan ve canlı girer. Mutlu olma isteği herkeste eşittir.
Bu istek bağlamında, yalnızca kendimiz değil, sevdiklerimiz, yabancılar, zor insanlar ve dünyada yaşayan tüm canlılar eşittir.
Şefkat hem bizi hem diğerlerini iyileştirme gücü olan, hissettiğimizde önce kendimiz sonra diğerlerini daha mutlu ve iyi hissettiren en temel duygudur.
Dalai Lama der ki: “Her sabah uyandığında kendine şunları söylemeyi unutma. Bugün de uyandığım için şanslıyım, kıymetli bir hayatım var ve bunu boşa harcamayacağım, tüm enerjimi kendimi geliştirmek, kalbimle başkalarına da ulaşmak, herkesin iyiliğini sağlayacak şekilde aydınlanmak için kullanacağım. Başkalarına karşı iyi niyetli olacağım, başkalarına sinirlenmeyeceğim veya onlar hakkında kötü düşünmeyeceğim.”
En temel şefkat uygulaması belki her sabah uyandığımızda bu sözleri hatırlamaktır. Kendimize ve başkalarına iyi niyetli olmayı hatırlayarak güne başlamanın değeri paha biçilemez.